Klasikleri günümüze kadar getiren sayısız nedenlerden biri de yazıldıkları çağın ötesinde olmaları bence. Aradan yüzlerce yıl geçmiş olmasına rağmen hâlâ okunabiliyor, hâlâ alıntılar yapılabiliyor ve hâlâ onlardan esinlenilmiş yeni kitaplar … Okumaya devam et →
Yazının aslı Kayıp Rıhtım’da yayınlanmıştır. Görsel de aynı siteden alınmıştır. Sevgili Hazal Çamur, Çevirmenin Çemberi için Jane Eyre çevirimle ilgili bir yazı yazmamı istediğinde, “İyi de bu kitap bilimkurgu değil ki,” dedim. O da … Okumaya devam et →
Bugün ne güzel bir gün… Aslında niyetim İstanbul Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Çeviri Bölümü’nün o cin gibi öğrencileriyle yaptığımız tatlı söyleşiden söz etmekti. Çünkü üzerinden bir ay geçti ve ben bazı … Okumaya devam et →
Ocak 2015’te Ben Ne Düşünüyorum diye bir yazı yazmış ve o güne dek çevirdiğim kitapların toplu bir özetini yapmışım. Üzerinden iki yıl daha geçti ve bu listeye yedi kitap daha eklendi, sekincisi de … Okumaya devam et →
Bir çeviri daha bitti. Bu sefer sevinç çığlıkları biraz daha yüksek, heyecan biraz daha fazla. Bunun sebebi kitabın adının Jane Eyre olması. Jane Eyre, İngiliz edebiyatının en sevdiğim romantik klasiklerinden … Okumaya devam et →
Beni takip edenler şu sıralar, hatta oldukça uzun bir süredir, Jane Eyre’le boğuştuğumu biliyor. Daha önce de yazdığım gibi sadomazoşist bir ilişki içindeyiz. Yavaş ilerliyor, yoruyor. Mesele dili değil; göndermeleri, … Okumaya devam et →
Jane Eyre’yle sadomazoşist bir ilişki yaşadığım şu dönemde blogum oldukça ihmal edildi. Yaşadığımız ilişki tam anlamıyla sadomazoşist çünkü hem canıma okuyor hem de inanılmaz bir keyif veriyor. O upuzun cümleleri, … Okumaya devam et →