Yıllar önce birkaç kitap çevirisi yapmış olsam da çeviri ancak emekli olduktan sonra, yani 2007 yılı itibariyle tam zamanlı işim oldu. O günden beri durmadan çeviri yapıyorum desem yalan olmaz. … Okumaya devam et →
Bire bir çeviri mi Türkçe akıcılık mı? başlıklı yazıma bir çok yorum geldi. Hem okurlardan hem de meslektaşlarımdan. Genel görüş Türkçe akıcılıktan yanaydı ama az da olsa bire bir çeviri yapmadan … Okumaya devam et →
Bir süredir yazmaya vakit bulamıyorum. Aslında şu anda da böyle bir zamanım yok, çünkü yetiştirmem gereken bir çeviri var elimde. Monster in His Eyes’ı çeviriyorum. Zaman çok az… Dolayısıyla gerginlik diz … Okumaya devam et →
Ben bir yazar değilim. En azından henüz… Bir kitap çevirmeniyim. O yüzden az sonra yazacaklarım bazıları için ukalalık, kendini bilmezlik, burnu büyüklük olarak algılanabilir. Öyle düşünenler okumasın diyeceğim yeni bir … Okumaya devam et →
Çeviri yaparken tüm çevirmenlerin çok zorlandığı, işin içinden çıkamadığı anlar olmuştur. Uzun cümleler, paragraflar, öznesiz anlatımlar, nereye gittiği belli olmayan özneler, fiiller, bağlaçlar… Veranda Öyküleri -Herman Melville- çevirirken zaman zaman yaşadım bunu. … Okumaya devam et →
Herman Melville… Gençlik, hatta çocukluk yıllarımda Moby Dick ile tanıdığım; üniversite yıllarında ucundan kıyısından incelediğim, öğretmenlerimin yardımıyla anladığımı düşündüğüm Amerikalı yazar… 1819’da Amerika’da doğmuş, 1891’de yaşama veda etmiş… İngiliz ve … Okumaya devam et →
Arkadaşlarım ve blogumu takip eden dostlar Herman Melville maceramı biliyorlar. İşte o macera bir kaç gün önce sonlandı ve nihayet The Piazza Tales, Alakarga Yayinevi’ne teslim edildi. Olması gerekenden daha uzun bir … Okumaya devam et →